Gastrit; mide mukozasının çeşitli etkenlere karşı oluşturduğu inflamatuar yanıttır. Peptik ülser; asit pepsin salgısıyla karşılaşan özofagus, mide ve duodenumda muskularis mukozayı aşarak submukozaya kadar ilerleyen, doku kaybına neden olan derin mukozal lezyondur.
Mide ve duodenumu döşeyen silindirik epitel hücrelerinden salgılanan koruyucu mukus tabakası, asit ve pepsinin lümenden mukozaya geçmesini engeller. Vagal uyarı ile salınan asetilkolin, entorokromafin hücrelerden salınan histamin ve G gücrelerinden salınan gastrin asit salgısını arttırır. Epitel mikroorganizmalara karşı koruyucu bir örtü oluştururken aynı zamanda mukus tabaka içine salgıladığı HCO3 ile asidi nötralize eder. PGE2 asit sekresyonunu azaltıp bikarbonat sekresyonu ve mukus sekresyonunu uyararak mide asidinin zararlı etkilerini azaltır. NSAİİ’lar mukus sentezini azaltmakta, helikobakter pylori ise proteaz enzimleri ile mukus yıkımına neden olmaktadır. Birincil gastrit ve ülserlerin büyük bir kısmı helicobacter pylori enfeksiyonu ile ilişkilidir. İkincil gastrit ve ülserlere sebep olarak ; Stres yaratan ani hastalık, şok, solunum yetmezliği, hipoksi, sepsis, ağır yanıklar, kafa travması, cerrahi girişimler, alkol, salisilat, kemoteropatik ilaçlar, valproik asit, steroid ve non-steroid antienflamatuar ilaçlar, korozif madde içilmesi , otoimmun hastalıklar , otoimmün gastrit, inflamatuar bağırsak hastalığı, çölyak, HSP , eozinofilik gastrit , vasküler hastalıklar , portal gastropati, gastrik antral vasküler ektazi , artmış sekresyon ile ilişkili durumlar, zollinger-Ellison hastalığı sayılabilir. Yenidoğan döneminde; Kanama ve perforasyon, Küçük çocuklarda; Beslenme güçlüğü, kusma, ağlama atakları, huzursuzluk ve kanama, bulantı, kusma, iştahsızlık ile; Büyük çocuklarda; Epigastrik bölgede yemeklerle ilişkili, gece uykudan uyandıran, nadiren sırta yayılan karın ağrısı, midede yanma, şişkinlik, geğirme, çabuk yorulma, kazınma hissi , bulantı, kusma, iştahsızlık ile başvurabilirler.
H.pylori enfeksiyonu dünyada en yaygın görülen kronik enfeksiyon hastalığıdır. Ülkemizde bütün yaş gruplarında H. pylori seropozitifliği %70 olarak saptanmıştır. H. pylori enfeksiyonu; kronik gastrit, gastrik ve duodenal ülser, MALT lenfoması, gastrik atrofi, intestinal metaplazi ve gastrik adenokarsinom oluşumu ile ilişkilidir. Çocukluk çağında H. pylori enfeksiyonuna dair çoğu çocukta bir yakınma olmaz. Çocuklarda penisilin ve makrolid grubu antibiyotiklerin sık kullanımına bağlı olarak H. pylori enfeksiyonunun kendiliğinden kaybolup tekrar kazanılabildiği üzerinde durulmaktadır. Fakat adölesan ve erişkinlerde kendiliğinden eradikasyon ve yeniden enfeksiyon son derece nadir olmaktadır.
H.pylori’nin gastrik mukozada gösterilmesi tanıda altın standarttır. Ösofagogastroduodenoskopinin her dispeptik yakınması olan çocuğa yapılması uygun değildir. H.pylori enfeksiyonu olan çocukların çoğunda endoskopik görünüm normal olabilir. Antrumdan alınan biyopsi örnekleri ile hızlı üreaz testi, kültür ve histopatolojik inceleme yapılabilir. Tedaviye dirençli semptomları olan ve yakınmaları günlük yaşamını etkileyen, Gece yakınmaları olan, geceleri uykudan uyandıran ağrısı ve üst GİS kanama semptomları olan hastalara endoskopi yapılmalı, ve uygun tedaviler verilmelidir. Tedavide antiasitler , proton pompa inhibitörleri , motilite arttırıcılar, bazen uygun antibiyotikler, altta yatan hastalığın nedenine yönelik tedaviler uygulanır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu sayfada, tedavi edici sağlık hizmetiyle ilgili bilgiler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza danışın.