Umbilikal granülom (Göbek granülomu)
Umbilikal granülom, yenidoğan bebeklerde göbek bağı düştükten hemen sonra fark edilen, göbek çukuru içinde yerleşik, yumuşak karakterde bir doku parçasıdır. Umbilikal granülom genellikle 3-10mm çaplı bir küre şekline sahiptir. Granülomun üzeri pembe-kırmızı renkli bir mukoza tabakasıyla kaplıdır. Granülom, bazı bebeklerde göbek çukuruna bir sapla bağlı olarak gözlenebilir. Bebekler çoğunlukla göbek çukurunda sulanma, kanama gibi sebeplerle çocuk cerrahisi polikliniğine getirilir.
Granülomun tedavisinde farklı pansuman teknikleri vardır. Ülkemizde tedavide yaygın olarak gümüş nitrat kullanılmaktadır. Bu tedavi, “göbeğin yakılması” olarak adlandırılmaktadır. Bu işlem gümüş nitrat maddesinin granülom üzerine sürülmesinden ibarettir. Bu yakma işleminin 2-3 gün arayla 2 kez uygulanması hastaların çoğunda yeterli olmaktadır. Bazı bebeklerde gümüş nitrat uygulanmasının 2-4 kez tekrarlanması gerekebilir. Granülom üzerine gümüş nitrat sürülmesinden sonra göbek ve bazen çevresindeki deri siyah renk alır. Bu renklenme geçici bir durumdur ve siyahlık yaklaşık 1 hafta içinde kendiliğinden gözden kaybolur. Büyük çapa sahip granülomların kök kısmından bağlanarak düşmesi sağlanabilir.
Umbilikal Polip (Göbek polibi)
Umbilikal polipler, göbek çukuru içinde yerleşik, umbilikal granüloma göre daha sert kıvamda, sıklıkla 3-10mm büyüklükte, oval görünüşe sahip bir doku parçasıdır. Granülom ve polibi birbirinden ayırmak zor olabilir. Polipler göbek granülomuna göre daha serttir, granülomda olduğu gibi sulanma ya da kanama gözlenebilir. Göbek polibi saptanan bebeklerde, göbek ile ilgili diğer olası hastalıkların (doğuştan gelen bazı doku artıkları gibi) araştırılması için ultrasonografi yapılması doğru bir yaklaşımdır.
Umbilikal poliplerin tedavisi cerrahi olarak yapılır, polip çıkarılır. Çıkarılan parçanın patolojik incelemesi yapılmalıdır.
Omfalit (Göbek enfeksiyonu/iltahabı)
Göbeğin enfeksiyonu omfalit olarak adlandırılır. Bakterilerin neden olduğu bu hastalık hemen her zaman yenidoğan dönemindeki bebeklerde, nadiren daha büyük bebeklerde görülür. Hastalarda göbek içinde ve çevresindeki deride kızarıklık, dokunmakla hassasiyet, göbekten irinli, bazen kanlı akıntı gözlenebilir. Yüksek ateş, beslenme güçlüğü (iştahsızlık), uykuya eğilim ağır bir omfaliti tablosunun belirtileridir. Yenidoğan bir bebekte omfalit gelişmesini kolaylaştıran bazı risk faktörleri vardır; bunlara örnek olarak erken doğum, düşük doğum ağırlığı, göbeğe kateter yerleştirilmiş olması verilebilir. Omfalit olgularından bir ya da birden fazla bakteri sorumlu olabilir.
Omfalit tedavisi için dikkatli bir antibiyotik rejimi seçilir. Mümkünse göbekten alınan sürüntü kültürüyle hangi bakterinin enfeksiyona neden olduğu bulunarak en etkili antibiyotik seçilmelidir. Omfalit, tedavi edilmeyen bebeklerin %15’inde ölüme sebep olabilir.
Göbek Fıtığı (umbilikal herni)
Gebelikte, ana rahmindeki bebeğin anneyle bağlantısı göbek kordonu içerisindeki kan damarlarıyla gerçekleşir. Göbek kordonu, bir halkaya benzetebileceğimiz göbek deliği içinden geçerek bebeğin vücuduna ulaşır. Doğum sırasında göbek kordonun kesilmesinden sona, göbek halkası günler içinde kendiliğinden kapanır. Göbek halkasının açık kalması göbek fıtığına yol açar.
Göbek fıtığı yenidoğan bebeklerde oldukça sık karşılaşılan bir durumdur ve yaklaşık her 5 yenidoğan bebeğin birinde görülür. Açık kalmış olan göbek halkasından dışarı çıkan barsaklar göbek deliği üzerinde deride şişliğe neden olur. Şişlik özellikle bebek ağlarken çok büyür, uyurken tamamen ortadan kaybolabilir.
Göbek fıtığı hemen her zaman iyi huylu bir gidiş sergiler. Fıtık, hastaların çok büyük bir kısmında 1 yaşın sonuna doğru kendiliğinden geriler, bu süre içerisinde göbek halkası kendiliğinden kapanır ve göbek normal, çukur şeklindeki görünümüne döner. Ancak göbek halkası çapı 1,5cm’den büyük olan fıtıkların kendiliğinden kapanma olasılığı düşüktür. Çocuk 4 yaşına ulaştığında, fıtık halen devam ediyorsa cerrahi tedavi gereği doğmaktadır. Çocuk 2-3 yaşlarında ve göbek halkası çapı 2cm’den büyük ise halkanın kendiliğinden kapanması beklenmez, bu hastalarda göbek fıtığının cerrahi onarımı önerilir.
Genel bir tarif ile fıtık boğulması, fıtık içindeki organların kese içinde sıkışıp kalmasıdır. Fıtık boğulduğunda içindeki organlar zarar görebilir. Boğulmuş fıtık acil şartlarda tedavi edilmediği taktirde fıtık keseciği içinde sıkışan organlar zarar görebilir. Çocukluk çağı göbek fıtıklarında boğulma riski düşük olmakla birlikte yok değildir. Göbekteki şişliğin çocuk sakinleştiğinde kaybolmaması, her zamankinden sert kıvamda olması, şişlik üzerinde kızarıklık ve morluk bulunması göbek fıtığının boğulma işaretleri olabilir. Böyle bir durumda hasta acilen bir çocuk cerrahı tarafından muayene ve gerekirse ameliyat edilmelidir.
Omfalomezenterik kanal hastalıkları
Bazı çocuklarda göbek çukuru ile iç orgalar arasında doğuştan gelen bir bağlantı olabilir. Ana rahminde gelişmekte olan bir bebekte göbek ile ince barsaklar arasında omfalomezenterik kanal adı verilen bir oluşum vardır. Bu yapı gebeliğin dokuzuncu haftasında yok olur. Omfalomezenterik kanal kaybolmaz, bir doku artığı olarak kalırsa farklı biçimlerde hastalıklara yol açar. Bazen göbek ile barsak arasındaki omfalomezenterik kanal tamamen açık kalabilir. Bu durumda hastanın göbeğinden barsak içeriği gelebilir Kanal bazen uç kışından açık kalır ve bir huniye benzer şekilde göbeğin derinliklerine doğru ilerleyebilir. Bu hastalarda da göbek akıntısı önde gelen doktora başvuru nedenidir. Sık tekrarlayan göbek enfeksiyonu olgularında varsa omfalomezenterik kanal artığı ayırıcı tanılar arasında akılda tutulmalıdır. Omfalomezenterik kanal artıkları barsak tıkanıklığına da yol açabilir. Ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi teşhis için kullanılan yöntemlerdir.
Omfalomezenterik kanal artığı teşhisi konulan hastalarda tedavi, hastalıklı dokunun cerrahi ile çıkarılasıyla gerçekleştirilir.
Urakus artığı
Ana rahminde gelişmekte olan bebekte gebeliğin ilk haftalarında göbek ile mesane (idrar kesesi) arasında urakus olarak adlandırılan bir kanal bulunur. Bu kanal 12. haftada kendiliğinden kapanır. Urakus gerektiği şekilde kapanmazsa çeşitli yapısal problemler ortaya çıkabilir. Urakus kalıntısı göbek içinde derin bir huniye benzer açıklık gösterebilir. Kimi zaman kanal tamamen açık kalabilir. Urakus kalıntısı bazen de karın duvarına yapışık bir kist şeklinde de olabilir. Bir çok urakus artığı olgusunda sessiz bir seyir gözlenir, hastanın hiçbir şikayeti olmaz. Belirti veren Urakus artığı olgularında zaman zaman göbek deliğinde sulanma gözlenebilir. Sık tekrarlayan göbek enfeksiyonlarında hastada bir urakus kalıntısı olabileceği akla getirilmelidir.
Urakus kalıntısının kesin tanısında ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografiden faydalanılır. Bu hastalarda da tedavi cerrahi olarak gerçekleştirilir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu sayfada, tedavi edici sağlık hizmetiyle ilgili bilgiler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza danışın.