Otizm Spektrum Bozukluğu sosyal iletişim ve etkileşimde belirgin yetersizlikler ve sınırlı, yineleyici ilgi ve davranışların görüldüğü nörogelişimsel bir bozukluktur. Tüm ırk, etnik ve sosyoekonomik gruplarda görülür ve erkekleri kızlara oranla 4 kat daha fazla etkiler. Geçmiş yıllarda oldukça nadir olarak bildirilen bu bozukluk günümüzde bir halk sağlığı problemi olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde 54 çocuktan biri OSB tanısını almaktadır.
KLİNİK
OSB doğuştan gelen bir bozukluktur. Temel belirtileri tipik olarak erken çocukluk döneminde başlar. Bebeğin büyüdükçe elde etmesi gereken sosyal gelişimi gösteremediği görülür. OSB belirtileri sıklıkla yaşamın ikinci yılında görülür. Ancak birçok olguda sosyal gelişime dair belirtiler yaşamın ilk yılında vardır ve ebeveynler bazı şeylerin ters gittiğini fark ettiklerini bildirirler. İçinde bulunduğu sosyal çevrenin gereksinimleri, çocuğun sınırlı olan kapasitesini aşmıyorsa altta yatan sosyal problemler gündelik hayatta fark edilmeyebilir. Çocuk hafif OSB belirti şiddetine ve normal mental kapasiteye sahipse, mevcut sosyal problemleri, kendisinden beklenen daha gelişmiş sosyal işlevselliği karşılayamaz duruma geldiği ergenlik dönemine kadar klinik olarak dikkat çekmeyebilir. Bütün bu durumlar bazı olguların çok geç yaşlarda tanı almasına neden olabilmektedir.
Bazı otizm vakaları da 1-1,5 yaşına kadar görece normal gelişimin ardından net ve bir o kadar dramatik şekilde kazanılmış becerilerde kayıp görülür. Çocuk daha önce kullandığı kelimeleri kaybeder, sosyal becerilerinde belirgin bir gerileme yaşar. Regresif otizm olguların yaklaşık %20 ile %49’ unda görüldüğü bildirilmektedir. Regresyonun özellikle fiziksel hastalık ya da psikososyal stresörler gibi etkenlerle tetiklendiği bildirilmektedir.
OSB oldukça geniş bir klinik yelpazeye sahiptir. Olgular belirti çeşitliliği ve ağırlığı bakımından birbirinden farklılık gösterir. Konuşma gecikmesi, çocuğunda OSB tanısı olan ebeveynlerin en sık doktora başvurma nedenlerindendir. OSB tanısı alan birçok çocukta konuşma dili gecikir veya hiç kazanılamaz. Konuşması olanlarda; ses üretimi ve gramer işlevleri kısmen korunabilse de dilin sosyokültürel ve iletişim kurallarını bilmezler. İletişimde sözel olmayan; göz teması, yüz ifadesi, vücut dili gibi bedensel belirtileri kullanma ve anlamada problem yaşarlar.
Sosyal alandaki eksiklikler, OSB’ nin en belirgin ve tutarlı belirleyicileridir. OSB tanılı bireyler insanlar yerine eşyalar ile ilgilenirler. Oyun ve uğraşlarında daha çok tek başına olmayı tercih ederler. İletişime geçen olgular ise sosyal ilişkinin sürecini, içeriğini ve ince ayrıntılarını anlamlandırmada sorun yaşarlar. Kendini bir başkasının yerine koyma ve empati duyma kısıtlıdır veya hiç gelişmemiştir.
Aynılıkta sebat etme ve değişikliğe karşı toleransın düşük olması sık görülen davranışlardır. OSB’ li bireyler bilişsel olarak katıdırlar; bir aktiviteden diğerine geçmede, rutinlerinde ve sosyal çevrelerindeki yeni bir uyarana uyum sağlamakta ve sosyal ilişkilerinde uzlaşmakta güçlük çekerler. Daha çok sosyal olmayan dünya ve eşyalarla ilgilenirler. Oyuncakların oyunda kullanımı gibi hayali ve sembolik işlevlerde belirgin bozulma görülür. Oyunlarında daha çok oyuncakların belirli parçalarıyla aşırı uğraş, ritüeller, tekrarlayıcı davranışlar ve motor manyerizimler dikkat çeker. Artmış veya azalmış duyusal hassasiyetleri olabilir. Artmış duyusal hassasiyeti olanlar; belirli tatlar, yüksek sesler, giysilerin veya yiyeceklerin yapıları gibi duyusal uyaranlardan kaçınabilir. Bazı olgularda harf, rakam veya marka logolarına karşı artmış ilgi görülebilir.
TANI
OSB klinik bir tanıdır. Ayrıntılı klinik değerlendirme gelişim basamaklarını iyi sorgulanması, klinik ortamında dikkatli gözlem, gerekirse aileden evdeki ve başka ortamlardaki videolarının izlenmesi ve otizm için geliştirilmiş ölçeklerin doldurulması ile tanı konulur. Otizmin klinik ve Patognomonik bir laboratuvar veya nörogörüntüleme bulgusu yoktur. Erken tedavi bozukluğun seyrini etkileyeceğinden erken tanı önemlidir. Bu bağlamda çocukların 18-36 aylarında taranması ve şüpheli olguların zaman kaybetmeksizin ilgili uzmana yönlendirilmesi önerilmektedir.
TEDAVİ
Günümüzde OSB’ nin temel tedavi yaklaşımları çocuğa uygun davranışsal ve eğitsel yaklaşımları ve ebeveyn eğitimlerini içerir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa çocuğun sosyal becerilerinde ve uyumundaki kazanımlar o kadar iyi olacaktır. Eğitsel yaklaşımlar sosyal becerileri artırmayı hedefleyen özel eğitim, dil ve konuşma eğitimi ve uyuma yönelik becerilerin kazanılmasını hedefler. Davranışsal terapilerde istenmeyen davranışlarda azalma ve öz bakım becerilerinde artış hedeflenir. Ebeveyn eğitimleri ile ebeveynlere hastalık hakkında psikoeğitim verilir ve özel eğitimin parçası olmaları sağlanır. Ek başka bir psikiyatrik hastalık eşlik ederse ona yönelik tedavi planlanır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu sayfada, tedavi edici sağlık hizmetiyle ilgili bilgiler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza danışın.